27 Aralık 2012 Perşembe

Mutluluk Perisi'ne

Huzurunda ve Hüznünde!




                  Bir tutam yaz gülüşü var!..
                   Mevsimlerimin hayat güneşi gibi sıcak.

Büyülü sözlerin var içimi ısıtan..
Anlamlarında kaybolduğum...

                   Hayatıma yaz güneşi gibi doğuyor!
                   Tüm bir ömür izlemeye doyamayacağım...

Varlığında bir samimiyet saklı.
Delicesine kapılıp gittiğim...

                   "Masumiyet" kıskanırdı O'nu görebilse!
                    Öylesine saf, öylesine temiz bir kalp ki O'nunki...

Bir melek edasıyla sarmalıyor müziklerinin ezgisi.
Tenimin her zerresine dokunan sıcak bir duş gibi...

                    Gelişi , içimdeki çocuğu uyandırdı ; yıllanmış uykusundan!
                     Şimdi ayağa kalkmış dans ediyor, utanmazcasına...


Yüzüme düşen gülümsemelerin sahibesi!..

Neler yapıyorsun bana böyle, beni benden alırcasına?

Artık, ben eski ben değilim...

Tarifsizim, meçhulüm ve hayran her şeyden fazla.
Sana ihtiyacım var!!!


Hüznünde ve Huzurunda beni yanına eder misin kabul?..



Ali Ç.

25 Aralık 2012 Salı

Bir Yudum Samimiyet

Kahve Tadında, Sıcak, Bir Yudum Gülüş İhtiyaç :)

                   Günümüz dünyasında bir eksiklik , bir ihtiyaç çırpınışı bedenlerimizde.. Arkasına saklandığımız sayısız sahteliklerin öldürücü havasından bir kaçış arzusu gizlidir her birimizin yüzünde.. İçten içe saklasak da bunu o hep oradadır , her yanlızlık anında gelip çarpar kalbimize ve öyle savunmasız yakalar ki bizi yerle bir oluruz çoğu kez..


                  Peki ne bu trajedi , bizi böylesine sarsan derseniz?.. Bir yudum samimiyet hasreti...
                  

                  İnsanlarda bulamadığımız, hasret kaldığımız samimiyettendir ; bizim sayfalarca kitaplara dalışımız , anlamını bilmesek de uzak diyarların ezgilerini taşıyan müziklere kulak kabartmamız... Öylesine yapmacık ve zorlayıcı olmuş ki gülümseyişler huzuru bırak insanın içini acıtır olmuş. Oysa öyle mi olmalıydı ; şu hayata anlam katabilecek yegane şey "gülümsemek" iken...

                  Açalım kalplerimizi.. Samimi olsun gülümsemelerimiz.. Gülebilelim kendimize bile!..

23 Aralık 2012 Pazar

Motor Tutkusu...

Rüzgara karşı korkusuzca sürmek...

       Hikayem 90'lı yıllarda başlıyor ve devam ediyor günümüze dek.. Ben bir motor sürücüsü değilim lâkin motosikletle aramda oluşmuş özel bir bağ olduğuna inanıyorum. Çok küçük yaşlarda iken babamın büyük - ürkütücü bir motoru vardı , ara sıra beni de bindirir birlikte çok fazla olmasa da küçük yaşıma rağmen uzaklara gittiğimizi bilirdim. Genelde bu geziler babam için stres atmak tarzında eylemler olsa da benim için elbette çok daha fazlasıydı , motorun üstünde hem korktuğumu hem de içten içe babamın daha hızlı gitmesini dilediğimi anımsıyorum :) (Çocukluk işte)

       Bu çelişkili dileğin (kendinle çelişmek güzeldir) arkasında yatan tutkuyu anlamakta yatıyor önemli nokta. Motosiklet sürmek veya motorda olmak insana sanki rüzgarla dans ediyormuşcasına tatlı bir huzur vermekle kalmayıp dizginleri bırakmanı daha fazla - hep  daha da fazlasını istemene neden oluyor. Baştan çıkarıcı bir his. Gözlerden yaş gelene dek gaza yüklenip, rüzgarı yüzünde daha fazla hissetmek... 

       Tıpkı bu küçük hobide olduğu gibi hayat ta tutkuyla yaşanırsa ve hissedilirse güzel ve yaşanabilir olabilir. Tutku hayattır , nefestir ruha hayat üfleyen....


Ali Ç.

Serzenişler !




Zamanın durmak bilmez ilerleyişinden
Ölmekte olan tenlerimize inat
Coşkulu ruhlarımız var bizim...

Ali Ç.